Mert sabah uyandığında heyecan içindeydi. Çünkü bugün onun doğum günüydü ve ailesi ona güzel bir parti düzenleyecekti. Annesi mutfakta Mert’in sevdiği çilekli pastayı hazırlarken, babası da balonları şişiriyordu. Kız kardeşi Zeynep ise ona küçük bir hediye yapmış, özenle paketlemişti.

Mert gülümseyerek odasına döndü ve dolabının en üst rafından büyük bir kutu çıkardı. Kutunun içinde birçok oyuncak araba vardı. “Bunları arkadaşlarımla paylaşırım,” diye düşündü ve kutuyu salona taşıdı.

Öğle olduğunda Mert’in arkadaşları tek tek gelmeye başladı. Herkes oyunlar oynuyor, güle oynaya vakit geçiriyordu. Ancak küçük bir sorun vardı. Arkadaşlarından biri olan Ali, oyuncak arabalardan birini almış, geri vermek istemiyordu. Mert durumu fark etti ve Ali’nin yanına gidip nazikçe sordu:

“Ali, oyuncak arabayı geri verebilir misin? Hep birlikte oynamamız lazım.”

Ali biraz düşündü, sonra oyuncak arabayı uzatarak, “Özür dilerim Mert, biraz bencillik ettim. Hadi hep beraber oynayalım,” dedi.

Herkes memnun oldu ve oyunlarına kaldığı yerden devam etti. Parti boyunca herkes birbirine saygı gösterdi, oyuncaklarını paylaştı ve birbirlerini üzdüklerinde özür diledi. Annesi pastayı keserken dedi ki:

“En güzel hediye, sevgi ve arkadaşlıktır. Bugün birbirine saygı gösterdiğiniz ve güzel vakit geçirdiğiniz için çok mutluyum.”

Gece olduğunda Mert yatağına uzandı ve o gün olanları düşündü. O da çok mutluydu. Annesi haklıydı; en güzel hediye gerçekten de sevgi ve arkadaşlıktı.

Ertesi sabah Mert, kardeşi Zeynep’in ona hediye ettiği resimli kitabı okurken, Zeynep de onun yanına geldi. Beraberce kitabı okudular ve birbirlerine sevgiyle sarıldılar. Mert, o gün öğrendiği şeyleri hiç unutmadı: Empati, saygı ve paylaşım her zaman mutluluğu getirirdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir