Bir varmış, bir yokmuş. Küçük bir kasabada Melis adında sevimli, tatlı ve meraklı bir kız çocuğu yaşarmış. Melis, sarı saçları ve yeşil gözleri ile çevresindekilere neşe saçarmış. Bir de Şirin Kedi Maviş adında bir kedisi varmış. Maviş, mavi gözleri ve yumuşacık tüyleri ile herkesi büyüleyen bir kediymiş.
Bir gün annesi, Melis’e yeni bir kural getirmiş: “Melis’cim, artık yemeklerden sonra masayı temizlemek için bizim yardımcımız olacaksın.” Melis bu yeni görevi duyunca içten içe biraz heyecanlı, biraz da endişeliymiş. “Acaba başarabilecek miyim?” diye düşünmüş. Ama Maviş, yumuşak patileriyle Melis’in yanına gelip ona cesaret vermiş.
O akşam yemeğinden sonra Melis, annesine yardım etmeye başlamış. Babası da onları izlerken Melis’e destek olmuş. Melis, tabakları ve bardakları toplarken bir yandan da şarkı söylemiş. Maviş de masanın altında kıvrılıp onu izleyerek mırıldanmış.
Anneleri, “Melis, harika bir iş çıkardın! Masayı harika temizledin!” demiş ve Melis’i kocaman kucaklamış. Melis, ailesinin desteğiyle kendini daha güçlü ve değerli hissetmiş.
Sonuç olarak, Melis, ev işlerine yardım etmenin, hem kendisine hem de ailesine ne kadar faydalı olduğunu anlamış. Ayrıca, birlikte vakit geçirmenin ve paylaşmanın güzelliğini öğrenmiş. Melis ve Maviş o gece çok mutlu uyumuşlar.
Hikaye 2: “Küçük Kaptan Efe ve Deniz Macerası”
Bir varmış, bir yokmuş. Büyük denizlerin kıyısında küçük bir kasabada yaşayan Efe adında bir çocuk varmış. Efe, denizleri ve gemileri çok severmiş. Bir gün, Efe’nin babası ona bir sürpriz yapıp, bir oyuncak gemi hediye etmiş. Gemiye “Küçük Kaptan Efe” adını vermişler.
Babası Efe’ye, “Efe, bu gemiyle oyun oynamak çok keyifli olacak ama bir kuralımız var. Oyun bitince oyuncakları her zaman yerine koymalısın,” demiş. Efe, bu kuralı kabul etmiş ve babasıyla el sıkışmış.
Bir sabah Efe, gemisiyle oyun oynarken hayalinde büyük bir deniz macerasına çıkmış. Dalgalarla boğuşmuş, korsanlardan kaçmış ve denizin ortasında kaybolmuş bir adayı keşfetmiş. Hayalinde yaşadığı bu heyecanlı macera sonrası oyunu bitirdiğinde, annesi ona seslenmiş: “Efe, kahvaltı hazır!”
Efe, kahvaltıya gitmeden önce gemisini toparlayıp oyuncak sepetine koymuş. Annesi ve babası, “Efe, kurallara uyman ve oyuncaklarını toplaman çok güzel. Çok sorumlu bir kaptan oldun,” diyerek onu övmüşler.
Efe, ailesinin takdirini almak ve düzenli olmanın keyfini çıkarmakla birlikte, oyundan sonra yaptığı küçük işleri yerinde ve zamanında yaparak, kendisine ve ailesine önem vermeyi öğrenmiş. O, artık gerçek bir Kaptan Efe olmuş. Hem oyun oynarken hem de sonrası için sorumluluğunu bilen bir çocuk haline gelmiş.
Sonuç olarak, Efe düzenli olmanın önemini kavramış ve bu da onu çok mutlu etmiş. O, artık maceralarının yanı sıra, düzenliliği ve aile içi kurallara uymanın güzelliğini de keşfetmiş bir kaptanmış.