Hikaye:

Alper ve ablası Ece, anneannelerinin bahçesinde oynuyorlardı. Anneanneleri, çocukların yaratıcılıklarını geliştirmesi için onlara büyük bir renk kutusu vermişti. Bu kutu, türlü türlü boyalarla doluydu: Kırmızılar, maviler, yeşiller, morlar ve daha pek çok harika renk.

Ece, bahçede büyük bir çiçek resmi yapmayı planlıyordu, Alper ise dev bir dinozor çizmek istedi. İkisi de kendi başlarına çalışmak istedikleri için boyaları paylaşmak konusunda biraz çekişmeye başlamışlardı.

O sırada anneanneleri geldi ve dedi ki, “Çocuklar, bu renk kutusunun büyülü olduğunu biliyor muydunuz? Ama büyüsü sadece güzel bir şeyi paylaştığınızda ortaya çıkıyor.”

Alper ve Ece, önce bu büyülü kutuyu anlamadılar. Ama biraz düşündüklerinde, birlikte bir şeyler yapmanın ne kadar eğlenceli olduğunu hatırladılar. Ece, Alper’e mavi boyayı uzattı ve Alper de kırmızı boyayı Ece’ye verdi. Paylaştıkça renkler sanki daha da parlıyordu.

Beraber çalışmaya başladılar. Ece, çiçeğin yapraklarını çizerken Alper dinozoru renklendiriyordu. İşbirliği yaparak sadece birbirlerine yardım etmekle kalmadılar, aynı zamanda harika bir tablo ortaya çıkardılar. Ece çiçeklerinin etrafına minik dinozorlar çizdi, Alper de dinozorunun ağzına bir çiçek koydu.

Anneanneleri tablonun önünde durup gülümsedi. “İşte şimdi büyü gerçekleşti,” dedi. “Ancak birbirinize saygı gösterip paylaştığınızda renkler bu kadar güzel olur.”

Ece ve Alper, o günden sonra sadece renk kutusunu değil, tüm oyuncaklarını ve zamanlarını paylaşarak oyunlar oynamaya başladılar. Birlikte olmanın ve paylaşmanın tadını çıkardılar, ve bu da onları daha mutlu ve birbirine daha yakın yaptı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir