Bir gün, küçük Lina evlerinin yakınındaki oyun parkında oynamaya gitti. Orada, Toto isimli oyuncak tavşanı ve arkadaşı Mert ile buluştu. Onlar oyun parkının rengarenk kaydıraklarında, sallanan atlarında ve büyük kum havuzunda oynamaya bayılırdı.
Lina, parkta yeni yapılan büyük bir kale gördü. Heyecanla Mert’e koştu. “Mert, bak! Yeni bir kale yapmışlar!” dedi. Mert de kasabada tanınmış bir kaşif gibiydi, her zaman yeni şeyler keşfetmeyi severdi. “Hadi, keşfe çıkalım!” diye yanıtladı.
İkisi de kalenin içine girip gizli hazineleri bulma oyunu oynamaya başladılar. Bir süre sonra, Lina’nın küçük kural kitabı aklına geldi. Kural kitabı, paylaşılan oyuncakları kullanırken sırada beklemeleri ve diğer çocuklarla paylaşmaları gerektiğini hatırlatmıştı. Mert, kalenin en yüksek kulesine çıkarken, Lina’nın sırada bekleyen başka bir çocuk fark etti. Küçük Ayşe, kuzu oyuncak bebeğini sıkıca tutuyordu ve üzgün görünüyordu.
Lina, Ayşe’nin yanına giderek, “Ayşe, birlikte oynayalım mı? O zaman hepimiz eğleniriz,” dedi. Ayşe başını sallayarak gülümsedi. Hep birlikte kale oyununu daha da eğlenceli hale getirdiler. Mert, bir harika fikir önerdi: “İki takım oluşturup, hangi takımın daha önce hazineyi bulacağını oyun yapalım!” Lina ve Ayşe bir takım olurken, Mert de Buse’nin takımına katıldı. Ekipler, birbirlerine yardımcı olarak hazineleri buldular ve sonunda herkes kazandı!
Hep birlikte gülerek ve eğlenerek kalenin önünde toplandılar. Ayşe, büyük bir karpuz getirmişti ve onu herkesle paylaşmak istedi. Çocuklar hep birlikte karpuzu yerken, Lina içten içe mutluydu. Çünkü paylaşmanın ve empati kurmanın ne kadar önemli olduğunu anlamıştı.
O akşam Lina eve döndüğünde, ailesine parkta neler yaşadığını anlattı. Annesi ve babası, Lina’nın paylaşımcı ve saygılı davranışları için onu övdüler. Lina yatağına yattığında, büyük bir gülümsemeyle rüyasında yine o büyülü oyun parkında arkadaşlarıyla oyun oynadığını gördü.
Ve herkes mutlu ve uyum içinde yaşadı, öyle değil mi? Bu sadece bir rüya değil; büyülü oyun parkının ve küçük Lina’nın tüm çocuklara öğrettiği bir gerçekti.